Allah’ın adıyla:
“De ki: “Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akarsu kaynağı getirebilir?” (Mülk 30)
Günümüz Dünya nüfusunun onda biri, yani yaklaşık 800 milyon insan temiz suya ulaşamıyor.
Yaklaşık 2 milyar insanın içtiği su, su için istenilen ortalama değerlere sahip olmaktan çok uzak. Sağlık kurallarına uygun olmadığı için tüketildiği bölgelerde hastalıklara sebep oluyor. İnsan sağlığını tehdit ediyor.
Kirli suyun neden olduğu kolera, ishal ve tifo nedeniyle her gün yaklaşık 1000 çocuk ölüyor.
Kuraklık, hastalık ve suya ulaşma güçlüğü nedeniyle her yıl hayatını kaybeden insan sayısı 2 milyonu geçiyor.
Bir yudum su “için” iyilikte bulunabilirsin. Şahsi veya kurumsal (isme özel) kuyu açılım bedeli 1.800 Euro‘dur.
Ayrıca su kuyusu fonu projemize katkıda bulunarak oluşturulan fon ile müşterek kuyu açılabilir. Su kuyusu fonu için taban bağış 250 ₺‘dir.
Canlıların hayatlarını sürdürebilmelerinin en önemli temel gereksinimlerinden birincisi nefes alabilecek hava olarak kabul edilirse, ikincisi sudur. Bu sebeple insanlığın karşılaştığı en büyük zorlukların çoğunun merkezinde suyun varlığı, temizliği, içile bilirliği ve yeterliliği bulunuyor. İnsan en baştan beri, su ile irtibatını hep sıcak tutmuş, suya yakın yerlere yerleşmiş, tarımını su ile yapmış, hayvanını su ile beslemiş, hayatını su ile yan yana kurmuştur.
Sanayi Devrimi ile birlikte insan temiz olan suyu hızla kirletmeye başlamış ve artık günümüzde insan kaynaklı su kirliliği ve israfı yerkürede yaşayan bütün insanların sorunu haline gelmiştir. Suyun geri dönüştürülmesi, arıtılması, kirletilmemesi çevrebilimcilerin ve iklimbilimcilerin birinci konusu haline gelmiştir.
Afrika Kıtasında emperyalistler tarafından özellikle yoksul bırakılmış birçok ülkede su kaynaklarına erişim çok zordur. Afrika ülkeleri zengin madenlere ve kaynaklara sahip olmasına rağmen dünyanın en fakir coğrafyalarındandır. Bunun sebebi tek kelime ile sömürgeciliktir. Sömürülen Afrika ülkelerinde ve yağışların azlığı, sistemsizlik, doğal kaynaklara erişememe, ekonomik sıkıntılar, altyapı sorunları, terör, iç çatışmalar, kötü ve yetersiz devlet yönetimleri, insanların ve canlıların hayatlarını olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Yerüstünde yeterli su kaynakları bulunmayan bu ülkelerde özellikle Türkiye’mizden giden gönüllü insanların yardımları ve çalışmaları ile yer altı sularının kullanılmaya başlanması yeni bir heyecan oluşturmaya başladı.
Ülkemizden iyilik gönüllüleri yaklaşık 25-30 yıl gibi kısa bir sürede Afrika ve Mazlum Coğrafyalarda iyilik, yardımlaşma ve dayanışma çalışmaları yapmaya başlamasına rağmen Kıta İnsanının umudu olmayı başarmış ve İnsanlığı Afrika Kıtasında emperyalizme karşı bir panzehir haline getirmiştir. TİKA gibi Devlet Kuruluşlarımızın da devreye girmesi ile başta sağlık hizmetleri olmak üzere her türlü insani yaşam unsurları bölge insanına ulaştırılmaya başlanmış. Bu ülkelerden ülkemize eğitim için getirilen öğrenciler vasıtası ile adeta bir fikir devrimi gerçekleştirilmiştir.
Bu umut vaat eden gelişmelerin yanında Kıtada ulaşılması gereken milyonlarca ihtiyaç sahibi insanlar var.
Afrika’nın bir kısım fakir bırakılmış ve desteklenmemiş ülkelerinde insanlar (Çad, Mali, Sudan, Nijer, Moritanya, Habeşistan vs.) suya erişim sağlamak için yeterli kaynaklara sahip değildir. Bu ülkelerde yerüstü suları kirlidir ve yetersizdir. Kullanıma elverişli ve temiz yeraltı suları yoksul insanlar tarafından su üstüne çıkarılamamaktadır.
İnsani yardım kuruluş gönüllüleri olarak Türkiye ve Mazlum Coğrafyalar arasında iyilik köprüleri kurarak ihtiyaç sahibi bölgelerde tespit edilen yerlerde Su Kuyusu açmaya devam ediyoruz.
Açılan bir Su Kuyusu ile bir köyün hayvanları ile birlikte 250-500 kişinin senelerce su ihtiyacını karşılamış oluyor, hayatlarını kolaylaştırmış birçok hastalığın ve başta bebek ve çocuk ölümlerinin önüne de geçmiş oluyoruz.
5 BÜYÜK SU SORUNU
İklim değişikliği, belki de küresel su sisteminin karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit çünkü gerçekte birçok farklı sorundan oluşuyor. Sera gazı emisyonları gezegenin sıcaklığının artmasına neden olduğundan dünyanın en sıcak bölgeleri daha da ısınıyor ve kuruyor. Dünyamızda çeşitlik etkenler nedeni ile son günlerde daha çok gündem olan “İklim Değişikliği” birçok istenmeyen duruma sebep olmaya devam ediyor.
Bilim insanları artan küresel sıcaklıklar ve daha yoğun fırtınalara yol açan iklim değişiklikleri arasındaki bağlantılar konusunda giderek daha emin ifadeler kullanıyor. Yükselen deniz seviyeleriyle birlikte bunlar felaket anlamına gelebilir.
Dünya Kaynakları Enstitüsü, 2030 yılına kadar iklim değişikliği ve sosyoekonomik gelişme nedeniyle nehir taşkınlarından zarar gören insan sayısının iki kat fazla artışla 54 milyona çıkacağını tahmin ediyor. Son yıllarda artan büyük kasırgalar, can ve mal kayıplarının artmasına sebep olmaya devam ediyor.
Dünya su teminiyle ilgili en belirgin sorun olmasa da, küresel altyapıdaki eksiklikler su tedariğinin önündeki en büyük engeller arasında yer alıyor. Su, çok geniş boru ve kanalizasyon şebekelerinde taşınmalı ve arıtma tesislerinde işlenmeli. Bunlar ise çok fazla bakım ve yatırım gerektiriyor.
Bu sadece fakir milletlere özgü bir problem değil. En gelişmiş ülkelerde dahi bu problem çok büyük. “İngiltere’nin her yıl boru sızıntıları nedeniyle yaklaşık 3 milyar litre su kaybettiği belirtiliyor.”
Gezegenin tatlı suyunun yaklaşık 3’te 1’i yeraltı akiferlerden geliyor ve bunlar görünmese de, tarım ve sanayimizi korumak için hayati öneme sahipler.
“Acil bir işlem yapılmazsa, Hindistan’ın akifer kaynaklarının yüzde 60’ı yalnızca 20 yıl içinde tehlikeli derecede azalıyor olacak.”
Bu durum, artan küresel nüfus ve bu topluluklardaki varlıklı insanların artmasıyla daha da vahim hale geliyor. Küresel nüfusun, yüzyılın ortasına kadar 10 milyar insana yaklaşması beklenirken kaçınılmaz olarak su kaynakları üzerinde büyük bir baskı olacak. Gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar zenginleştikçe, et gibi lüks tüketim malzemeleri için de daha fazla talep olacaktır ki bu da daha fazla suya gereksinim olacağı anlamına gelir.
Su kirliliğinin azaltılması çok büyük bir zorluk çünkü bu, içme suyuna karışan kirli sudan dünyadaki nehir sistemlerine dökülen sonsuz plastik atıklara kadar her şeyi kapsar. BM’ye göre, insan atığından endüstriyel atıklara kadar her şeyi içeren atık suyun yaklaşık yüzde 80’i hala arıtılmıyor.
Bu kirletici maddelerin bazıları, özellikle plastik ve eczacılık ancak son yıllarda ele alınması gereken sorunlar olarak gündeme geldi. Bu maddelerin onları tüketen insan ve hayvanlar üzerinde kötü etkilere sahip olabileceğinden şüphelenilmekle birlikte bu konuda yapılan araştırmalar halen başlangıç aşamasında denilebilir.